Çarpık Zihinler - Kitap kapağı

Çarpık Zihinler

Cassandra Rock

Bölüm 4

Elaina

"Muhteşem görünüyorsunuz, Bayan Vasiliev," dedi hizmetçi, aynanın karşısında giydiğim nikah elbisesine bakarken.

Ona kaç kere söylersem söyleyeyim, bana Bayan Vasiliev demeyi bırakmamıştı. Asla bir Vasiliev olmayacaktım. Bugünden sonra da Acerbi oluyordum.

Yeminimi edeceğim ve tanımadığım bir adamla evleneceğim ana isteksizce sürükleniyordum.

Geçen hafta o kadar hızlı geçmişti ki durumu ele almak için doğru dürüst zamanım olmamıştı. Telefonlara ya da internete erişimim yoktu ve annemin Kira'ya ne söylediğini merak ediyordum.

Birinin kaybolduğumu anlamış olması gerekiyordu. Ohio'dan ayrılmasına bile izin verilmeyen kızın birdenbire bilerek ortadan kaybolmasına imkan yoktu.

Vadim'in evindeki günden beri Valentino'yu görmemiştim. Bunun için minnettardım. Onu görmek istemiyordum ama artık bugünden sonra onu her gün görecektim.

Düğünden sonra onunla eve gidecektim, ki bu geçen hafta boyunca Vadim'le yaşamaktan çok daha kötü olabilirdi.

Yere kadar sürünen uzun bir elbise giyiyordum. Elbisenin tamamı dantelliydi. Üst kısmı vücudumu sararken, alta doğru daha doğal bir şekilde dökümlü duruyordu.

Saçıma iki yanından birkaç bukle sarkacak şekilde güzel bir dağınık topuz yapılmıştı. Hazırdım ama bir olsun istiyordum. Düğünü erteleyecek herhangi bir şey. ~

Hazırlanmakta olduğum odanın kapısı açıldı. Viktor elinde cep telefonunu tutarak kapıda dikiliyordu. "Annen telefonda."

Gözlerim kocaman açıldı. Hemen telefonu ondan alıp kulağıma götürdüm. "Anne?"

"Elaina, tatlım, sesini duymak çok güzel..." Telefonun diğer ucundaki annemin sesini duyduğumda birden kendimi yeniden evimde gibi hissetmiştim.

Sanki bu sefil hayattan çekip çıkarılmış ve Ohio'ya geri dönmüşüm gibiydi.

Gözlerim anında yaşlarla doldu, annemi özlemiştim ve hayatımın bundan önceki haline geri dönmesini istiyordum.

"Beni evlendiriyor anne. Ne yapacağım? Beni almaya geliyorsun, değil mi?"

Bunalmıştım, midem bulanıyordu ve bitik bir haldeydim. Kırılganlık benim güçlü yanım değildi ama şu anda hissettiğim tek şey buydu.

Bu insanlara karşı kendimi savunamazdım. Bu imkansızdı.

Annemin iç çekişinin sesi telefonda yankılandı ve konuşmasını dinledim. "Bunu yapmak zorundasın tatlım. O tehlikeli ve... Beni dinlemelisin, tamam mı? Dikkatli ol."

Telefonu kapatacakmış gibi hissettiğimde panikledim. "Beni almaya ne zaman geliyorsun?"

"Elaina, ben... Yapamam," diye kekeledi. Sesindeki acıyı duyabiliyordum. "Üzgünüm, bebeğim..."

Ağzım açık kalmıştı. Telefon elimden alındı. Başımı kaldırdığımda, Viktor'un tepemde durduğunu fark ettim.

"Sohbet zamanı bitti. Düğün başlamak üzere ve sen de onur konuğusun."

Viktor son derece kötü biriydi. Buradaki bütün adamlar öyleydi. Ama Viktor tehditkar kişiliğini daha özgürce gösteriyordu.

Birinin acı çekmesini izlerken eğlenen bir seri katil gibi sırıtıyordu ve şu anda onun bakışları altında acı çekiyordum.

Viktor'u takip ettim. Beni törenin yapılacağı yere götürüyordu.

Bu normal bir düğün değildi. Nedimelerim yoktu. Sevgi dolu bir ebeveynle koridorda yürümüyordum. Bu modern, zorunlu bir evlilikti.

Bir korku filmi gibiydi, herkes yüzlerinde gülümsemeyle tüm bunları zorla yaptırdıkları kızı alkışlıyordu.

Seremoni müziği başladı. Bunun bir düğün olduğunu ve ileriye doğru yürümem gerektiğini bir an unuttum.

Kendi rahatsız edici düşüncelerime o kadar dalmıştım ki etrafımda olup bitenlere odaklanamıyordum.

Sırtıma bir şeyin baskı yaptığını hissettim. Bunun tam olarak ne olduğunu anladığımda kanım donmuştu.

"Beni, seni hareket ettirmek zorunda bırakma, Elaina," diye tehdit etti Viktor, silahını omurgama dayayarak. Nefesim kesilmişti.

Hızlıca kafamı sallayıp köşeyi dönmeden önce yutkundum. Göğsüm sıkışıyordu.

Mihrabı görmüştüm. Buradaki herkesin Mafya üyesi olduğu açıktı ya da onlarla bir tür ilişki içindelerdi.

Herkes çok sert ya da güçlü görünüyordu. Ve bir de ben vardım, onlara bir et parçası gibi görünen korkmuş küçük kız.

Her şey ağır çekimde oluyormuş gibiydi. Valentino'ya doğru yürürken sanki ondan daha da uzaklaşıyordum. Ama bunun içimdeki baş döndürücü duygulardan kaynaklandığını biliyordum.

Mihrabın sonuna Valentino’yla el ele tutuşarak yürüdük. Durduğumuzda onun yüzüne baktım. Papazı dinlerken ki yüz ifadesi ve bakışları oldukça ciddi ve donuktu.

Keskin bir çenesi vardı, bunu fark etmek zor değildi. Görünürde ona dair her şey çok baskındı.

Valentino'nun elleri sıcaktı, ki bu böylesine soğuk bir ruha sahip biri için şaşırtıcıydı. Papaz konuşurken Valentino'nun başparmağının parmağımdaki nişan yüzüğüne gittiğini hissettim.

Seni bir daha gördüğümde, o yüzüğü parmağında görmeyi umuyorum. ~

Bu konuda ne kadar ciddi olduğunu test etmeyecektim. Mafya adamları, kadınlarının itaatkar olmasından hoşlanıyor gibiydi.

"Kabul ediyorum," dediğini duydum. Papazın benim de kabul etmem gereken şartları okuduğunu duymak için girdiğim transtan başımı tam zamanında kaldırmıştım.

Bitirdiği gibi başımı yavaşça salladım ve yumuşak bir ses tonuyla "Kabul ediyorum," dedim.

Valentino bana takacağı yüzüğü almak için babasına döndü, Vadim de bu birleşme için diğer yüzüğü bana uzattı. İlk Valentino benim yüzüğümü taktı ve hemen ardından ben de onunkini taktım.

"Illinois eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsin."

Valentino bana doğru eğildi ve kapanana kadar koyu gözlerini benden ayırmadı. Dudaklarımız şaşırtıcı derecede nazik bir öpücükle birleşmişti. Hızlı bir öpücük olmuştu ama dudaklarımız ayrıldığında tamamen geri çekilmedi.

Dudakları kulağıma gitti ve sadece benim duyabileceğim şekilde alçak sesle "Benim gelinim," diye fısıldadı.

Bu kadardı. Her şey tamamlanmıştı. Artık yasal olarak ona aittim. Beni kendisinin ilan etmişti, artık onun karısıydım Elaina Acerbi’ydim.

***

Bütün gece Valentino'nun yanında durdum. Eliyle sürekli sanki kazandığı bir ödülmüşüm gibi kolumdan tutmuştu.

Konuklarla İtalyanca sohbet ediyordu. Bir ara bana bakarak birkaç bir şey söylediklerinde biraz olsun hissettiğim rahatlık hissi yok olmuştu.

Valentino'dan biraz daha kısa olan bir adam, elinde bir içkiyle bize doğru yaklaşırken, "Neredeyse lanet bir İrlandalıyla evlenecektin, kardeşim," dedi.

"İşte bu yüzden gözlerimizi dört açıp dikkatli oluyoruz," diye cevap verdi Valentino.

Yakışıklı adam bana bakarak elini uzattı. "Elaina, yakından daha da büyüleyici görünüyorsun."

Hafifçe gülümsedim. Bir haftadan fazla süredir hissettiğim en gerçek temastı. Adamın elini sıkarken Valentino’nun kolumu tuttuğunu hissettiğim an adamın elini bırakmıştım.

Valentino, "Bu benim küçük kardeşim Stefano," diye açıkladı. "Benim kadar sağduyulu değildir."

Stefano cevap veremeden siyah saçlı bir kız yanına geldi ve onun kolunu tuttu. Onun da İtalyan olduğundan şüphem yoktu. Mutlu görünüyordu.

Belki bir gün ben de mutlu olabilirdim.

"Tebrikler Val. Senin gibi bir canavarın aşkı bulabileceğini hiç düşünmezdim," dedi.

Kadın "canavar" der demez midem bulanmaya başlamıştı. İçimdeki tüm hisler doğrulanmıştı.

"Bildiğin gibi Gianna, bu önceden ayarlanmış bir anlaşmaydı." Soğuk bakışları kadının gözleriyle buluştuğunda aralarında farklı bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Valentino’nun ondan hoşlanmadığı belliydi ve kadının da aynı şekilde ondan hoşlanmadığı çok açıktı.

Ama kadın nasıl ona bu şekilde meydan okuyacak kadar deli olabiliyordu?

Gianna gülümseyerek bana baktı. "Balayında nereye gidiyorsunuz?"

Valentino, "Balayı yok," diye cevap verdi. "Erkek arkadaşın gibi benim de ilgilenmem gereken işlerim var ve bu sefer işlerimize burnunu sokmasan iyi edersin."

Valentino İtalyanca küfrederek beni başka bir yöne doğru çekti. İhtiyacım olan son şey, evli bir çift olarak ilk gecemizde, özellikle de henüz onu tanımıyorken kızgın olmasıydı.

Neler yapabileceğinin oldukça farkındaydım.

"Bu senin tek kardeşin mi?" diye sordum ama cevap vermeden beni ana girişe doğru sürükledi.

Hemen kendisine dikkatle bakan konuklara döndü ve,. "Grazie! Eşim ve ben eve gitmek için buradan ayrılıyoruz. Bugün burada bizimle olduğunuz için minnettarız," dedi.

Çeviri: Teşekkür ederim! ~

Konuklar bizi alkışlarken Valentino beni salondan çıkarmıştı.

O andan itibaren nereye gittiğime dair hiçbir fikrim yoktu. Valentino'nun nerede yaşadığını ya da Vadim gibi onun da Chicago'da yaşayıp yaşamadığını bilmiyordum.

Beni siyah bir cipin yanına götürdü ve kilidi açarak yolcu tarafının kapısını benim için açtı. İçeri girdiğimde arabanın ne kadar büyük olduğunu fark ederek etrafa bakmaya başlamıştım. Pencereler filmle kaplı olduğundan içerisi karanlıktı.

Valentino sürücü tarafına geçerek tek kelime etmeden arabaya bindi ve cipi çalıştırdı.

Sessizlik sağır ediciydi.

Pencereden dışarıya bakarak buradan başka bir yerde olmayı hayal ettim. Herkes mutlu oldukları yerlerde olmalıydı. Annem beni bu insanların eline bıraktıktan sonra artık benim için öyle bir yer yoktu.

"Bazı temel kuralların üzerinden geçmemiz gerekiyor." Valentino'nun arabayı sürerken konuştuğunu duydum ve ona baktım, gözleri yola odaklanmıştı.

"Tamam..."

"Başka bir adama dokunamazsın ya da başka bir adamın sana dokunmasına izin veremezsin." Sesinde öfke vardı. "Kardeşimle olan olaysa? Bir dahaki sefere parmağını kaybedersin."

"Kibar olmaya çalışıyordum...” diye kendimi savunmaya çalıştım.

Aniden sertçe çenemi tuttu. Delici gözlerini yoldan ayrıldı ve gözlerini benimkilere dikti. "Ve sakın bir daha bana cevap verme. Bana saygı duyacaksın, anladın mı?"

Sadece beni bırakması için başımı onaylarcasına salladığımda göğsüm hızla inip kalkmaya başlamıştı.

Çenemi bıraktı ve tamamen yola konsantre oldu. Yolun geri kalanını kucağıma bakarak geçirmiştim. Oldukça uzun bir yolculuktu ve aynı zamanda sessiz ve garipti.

Sessizlikten her ne kadar rahatsız olsam da Val garip bir şekilde memnun görünüyordu. Ama bu rahatsızlığa neden olan kişi de oydu zaten.

Etrafı çitlerle çevrili uzun bir yola girdik. Büyük kapının üstünde süslü bir "A" harfi vardı, bu da benim kendi cehennemime geldiğimizi gösteriyordu.

Val cipi güvenlik sisteminin olduğu kapının yakınına çekti. Şifreyi girdikten sonra kapılar açılmıştı.

Arabayı içeriye sürdükten sonra kapılar aracın arkasından anında kapandı.

"Dışarı çıkabilecek miyim?" diye sordum.

Şaşırtıcı bir şekilde başını salladı. "Tabii ki. Çok geniş bir arka bahçemiz var. Eminim çok hoşuna gidecek."

Demek istediğim tam olarak bu değildi ve bir parçam Val'in de bunu bildiğini söylüyordu. "O kapının dışına demek istedim..."

"Yakın bir zamanda değil," diye cevapladı dürüstçe.

Val cipini garaj yoluna park etti ve evden birinin cipi garaja koymak için çıktığını fark ettim. İkimiz de araçtan indik. Önümde duran eve bakıyordum.

Buna "ev" demek yetersiz kalırdı.

Evin bütün ışıkları yanıyordu. Belli ki burada Val’den başka kişiler de yaşıyordu. Burada yaşayanların sıcakkanlı insanlar olmasını umdum. Ama yine çok umutlanmamam gerekiyordu.

"Baban bana annenle olan anlaşmadan bahsetti. Buraya apar topar taşınmışsın, bu yüzden yarın senin için birkaç kıyafet getirteceğim," dedi.

"Sana yatak odamızı göstereyim."

Tek yapabildiğim başımı sallamaktı ve bunu yapmak bile benim için oldukça zordu. Fikrimi söylemem mümkün müydü? Ve eğer yaparsam, bunun için bana tokat atar mıydı?

Büyük merdivenden yukarı çıkmak, uzun koridorda yürümek sanki sonsuza dek sürmüş gibiydi. Bu koridor Vadim'in evindeki kadar ürkütücü değildi ama bu kadar çabuk karar veremezdim.

Sonuçta bu insanların hepsi aynıydı.

Valentino bir kapının önünde durdu ve kapıyı benim için açtı. Girmemi bekliyordu.

O arkamda dururken kendimi hiçbir şekilde güvende hissetmiyordum. Ne yapacağını hiç bilmiyordum.

Val'in ışığı açmasını bekleyerek karanlık odaya bir adım attım ama Val ışığı açmadı. Bunun yerine, kapıyı arkamdan kapattı ve ellerini arkadan kalçalarıma dayadı.

Enseme doğru eğilip tenime yumuşak bir öpücük kondurduğunda bunun sonunun nereye varacağını anında anlamıştım.

Val beni kendine doğru döndürdüğünde, kravatını çekiştirip gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Fiziksel olarak son derece çekici bir adamdı.

Ancak fiziksel çekim de bir yere kadardı. Zihinsel olarak agresif ve psikopat bir insandı.

Elini yanağıma koyup eğildi ve dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırdı. Dili dudaklarıma doğru ilerlerken kurduğu hakimiyeti hissedebiliyordum.

Elleri vücudumun etrafında dolandı ve elbisemin fermuarını çekiştirdi. Elbisem ayaklarımın üzerine düşmüştü.

Sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım ve kendimi çıplak hatta rahatsız hissediyordum. Daha önce hiçbir erkeğin karşısında böyle çıplak bir şekilde durmamıştım ve buna hazır değildim.

Fırsatım olduğu anda geri çekildim, kalbim tüm bu olanlar karşısında hızla çarpıyordu. Başımı yavaşça sallayarak Val'e baktım. "Hayır... Ben... Ben... Yapamam..."

İşaret parmağı dudaklarımın üzerine koyarak beni susturdu. Gözlerindeki uyaran bakışlar geri gelmişti. "Bana hayır deme."

Beni kollarına aldı ve bir insan değil de sanki bir oyuncakmışım gibi pervasızca beni yatağın üzerine fırlattı.

Pantolonunun fermuarını açıp pantolonun çıkarmadan önce gömleğini omuzlarından çekip çıkardı. Her şey çok hızlı ilerliyordu ve artık on sekiz yaşında bir kız gibi hissetmiyordum.

O kadar çok sorumluluğun ve yükün altına girmiştim ki gençlik yıllarım çabucak sona ermişti.

"Lo Gesφ, sei sexy," diye inledi gözleri bedenimde dolaşırken, mahrem yerlerime diğerlerinden daha uzun süre bakmıştı.

Çeviri: ~Tanrım, çok seksisin. ~

O üzerimde gezinirken yatak da hareket ediyordu, parmaklarını külotumun kenarına geçirip yırttığında dudaklarımdan bir inilti çıkmıştı.

Boxerı tam da külotumu yırttığı yere değiyordu. Dudaklarını tekrar çenemde gezdirip göğüslerimin arasına indikten sonra sütyenimi çıkarmak için sırtıma uzandı.

Göğüslerimi tutan kumaşı çekip atarken dudakları tenimi parçalıyordu. Dilini meme ucumda gezdirmeye başlamıştı.

Bacaklarımı kabaca açtı. Hiçbir şey beni bundan sonra olacaklara hazırlayamazdı. Benim ilk seferimdi. Valentino saldırgan bir şekilde kırılgan ve bir zamanlar masum bedenime girmişti.

Hızla ve şiddetle kendini itmeye başladı, vücudum acıyla doluyordu. Dudaklarından zevk iniltileri çıkarken ben ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Özel biri için sakladığım bu an bencilce elimden alınmıştı.

Ağzından İtalyanca küfürler döküldü. Ne dediğini anlamasam da bir şekilde bunların memnuniyet ve zevk sözleri olduğunu anlayabiliyordum.

İçimde olduğu süre boyunca, acının bir kısmını bastırmak için battaniyelere sıkıca tutundum.

Sonunda boşaldığında acının yerini biraz daha tatmin edici bir his almıştı ama bu duygusal olarak hissettiğim acıya bir son vermemişti.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok