Anlaşma - Kitap kapağı

Anlaşma

S.S. Sahoo

Yalancı

ANGELA

Sıcak suyla yıkansam da tenimi ne kadar fırçalarsam fırçalayayım hâlâ kirli hissediyordum.

İğrençtim.

Xavier’in benimle böyle konuştuğuna, benim hakkındaki düşüncelerine – parasının ve ailesinin adının peşinde olduğumu düşündüğüne – inanamıyordum.

Birini bu şekilde kullanma fikri midemi bulandırıyordu ama aslında onun olduğumu düşündüğü kişinin ta kendisiydim.

O anda gerçek, yüzüme bir tokat gibi çarptı.

Ben gerçekten de onun parasının peşindeydim.

Knight serveti olmasa Xavier Knight’la evlenmeyi asla kabul etmezdim.

Ama bencil bir servet avcısı değildim.

Bunu babamı kurtarmak için yapıyordum.

Ama bu, yaptığımı haklı çıkarıyor mu? ~

Duştan çıktıktan sonra vücuduma bir havluyu sıkıca sardım. Beni bir arada tutmaya yardımcı oluyordu.

Kurulandım ve robot gibi pijamalarımı giydim, aklım başka yerlerdeydi.

Kendimi yatağa bırakırken gözüm karşıda duran çerçeveli bir fotoğrafa takıldı. Benim, Danny, Lucas ve babamın bulunduğu bir fotoğraftı bu.

Çok mutlu görünüyorduk.

Babamın sağlığı yerindeydi.

Bu fotoğrafı Şükran Günü’nde çekilmiştik, Danny hindiyi yakmıştı, Lucas ise hindiyi çok fazla doldurmuştu ama harika bir gündü.

Salondaki eski, yıpranmış koltuğa oturmuş ve Amerikan futbolu izlemiştik. Geleceğe dair hiçbir kaygımız yoktu.

Başımı ellerimin arasına aldım.

~Bir yılda nasıl bu kadar çok şey değişti? ~

Babam her zaman güçlü kuvvetli bir adam olmuştu. Annem öldükten sonra her iki ebeveyn rolünü de üstlenmişti. O, hayatın kargaşasında tutunduğumuz sağlam bir daldı.

Şimdiyse hastanede hayat mücadelesi veriyordu. İyileşecek mi bilmiyorduk…

Emselam
Embu akşam 🍣🍣🍣 yiyelim mi?

Düşüncelerimden sıyrılmama neden olan küçük suşi emojilerine baktım.

Dışarı çıkmayı hiç istemiyordum, günümün geri kalanını battaniyemin altına kıvrılıp karanlık ve sessizlik içinde geçirmek istiyordum.

Ama belki de ihtiyacım olan buydu: Bir akşamlığına da olsa düşüncelerimden kaçmak.

Xavier’in buz mavisi gözlerinden ateşler saçarak bana baktığı anı aklımdan silmek istiyordum.

Angelaok, 40 dk’ya her zamanki yerde buluşalım
Emoleyyy 🐟

“Sen Curixon’a fazlasın zaten,” dedi Em, ağzına bir adet somon saşimi atarken.

Ton nigiriyi soya sosuna batırıp kayıtsızca mırıldandım. “Anlayamıyorum,” dedim. “Mülakatın iyi geçtiğini düşünüyordum.”

“Onların kaybı,” dedi Em, önümüzdeki taşıma bandından bir tabak somonlu suşi aldı. Yanında boş tabaklar dağ gibi yığılmıştı.

Ağzımdaki lokmayı çiğnedim, yediğimin tadını alamıyordum.

Keşke Curixon’daki işe kabul edilseydim. Belki o zaman o nefret dolu milyarderle evlenmeme gerek kalmazdı.

Gözlerim yavaş hareket eden taşıma bandının üzerinde gezindi. Birçok seçeneğim vardı ancak hepsi birbirinden kötüydü.

Em tabağıma somonlu suşi koydu. “Neyse buraya somurtmaya gelmedik,” deyip bana gülümsedi. Moralim biraz olsun yerine gelmişti. “Şükran Günü’nü erkenden kutlayalım.”

“Aynen,” diye cevapladım ve suşilerimizi ağzımıza atmadan önce tokuşturduk.

Her yıl Em’le Şükran Günü’nü ailemizle geçirmeden önce kutlama yapar, beraber yemek yerdik.

“Bugün Central Park’ta olanları duydun mu?” diye sordu Em ağzı doluyken.

“Hımm?”

“Zengin bir çift düğün öncesi fotoğraf çekimi yapmış, kimse yaklaşmasın diye parkın bir bölümünü komple kapatmışlar.”

Suşi boğazımda kaldı, az kalsın ağzımdakileri taşıma bandına püskürtecektim.

Em bana bir bardan su uzattı. İç çekerek, “Çok havalı değil mi?” dedi özlem dolu bir sesle. “Central Park’ı kapattıracak kadar zengin ve âşık olduğunu düşünsene.”

Su içip boğazımı temizledim. “Evet, dü-düşünsene…”

Em’e bahsettiği çekimin benim ~düğün öncesi fotoğraf çekimim olduğunu söyleyemezdim.

Söylediklerini düzeltemezdim de.

Doğru, Xavier çok zengindi.

Ama birbirimize âşık değildik.

Xavier’in nefret dolu bakışları, gözümün önüne geldi.

Hiçbir şey göründüğü gibi değil. ~

“Angela, iyi misin?”

Gözlerimi kırptım ve düşüncelerimden sıyrıldım. “İyiyim,” diye yalan söyledim.

“Hayalet görmüş gibi bir halin var.”

“Biraz yorgunum.”

Em bana baktı, benimle göz göze gelmeye çalışıyordu. Yalan söylemeyi beceremiyordum ve Em beni çok iyi tanıyordu.

Ama istesem de ona gerçeği söyleyemezdim. Kimseye, aileme dahi anlatamazdım bunu. Nasıl olsa bir gün öğreneceklerdi, bu sansasyonel evliliği saklı tutmak imkânsızdı.

Yine de Brad Knight’la yaptığım anlaşmayı herkesten saklamalıydım.

Yalan söylemek için sözleşme imzalamıştım.

Bu yüzden öyle yaptım.

“Yarın Şükran Günü, son dakika hazırlıklarıyla uğraşmam gerek,” diye yalan söyledim. “Geri dönüyorum.”

“Tamam,” dedi Em, sesi duygudan yoksundu. Bana inanıp inanmadığını anlamamıştım ama konuyu kapatmıştı.

Kalktık ve hesabı ödeyip dışarı çıktık. Hava soğuktu ve kalbim pişmanlık doluydu. Dostuma yalan söylemiştim.

Ve bu daha başlangıçtı.

***

Lucasturtayı unutma
Angela😱😱😱
Lucas
Lucasciddi misin?
Angelatüh…
Lucasnew york insanı değiştiriyor
Angelageri dönüp getiririm
Lucasboş ver, sıkıntı değil
LucasDanny hindiyi yakmadan önce gel de yardım et

İç çekip arkama yaslandım ve gözlerimi kapadım.

Cevizli turtayı unuttuğuma inanamıyordum. Şükran Günü’nün olmazsa olmazıydı.

Ama aklımda çok fazla şey vardı.

Tren bir tümsekten geçerken sarsıldım ve başımı pencereye yaslayıp dışarıyı izledim.

Bir saate Heller’a varırdım, keşke şu an orada olsaydım.

Babam, Şükran Günü’nü evde geçirecek kadar iyi hissettiğini söylemişti.

Abilerim bana onun çok daha iyi göründüğünü söylüyordu, babamı görmek için can atıyordum. Hepsini çok özlemiştim.

İçim rahatladı. New York’tan uzaklaşmanın beni rahatlattığını fark ettim. Birkaç günlüğüne de olsa anlaşmanın neden olduğu dramdan uzak kalmak bana iyi gelecekti.

Biraz soluklanacak ve yeni bir plan yapmak için zamanım olacaktı.

***

Asırlar sürmüş gibi hissettiren yolculuktan sonra nihayet çocukluğumu geçirdiğim eve vardım.

Kapıyı çaldım, Lucas beni karşıladı ve bana kocaman sarıldı.

“Tren gibi kokuyorsun,” dedi beni içeri çekip.

“Ben de seni gördüğüme sevindim,” dedim ve dilimi çıkarttım.

İçeri girer girmez içimi özlem kapladı. Burası benim büyüdüğüm evdi, türlü kutlamalar ve yaslara şahit olmuştu.

Bu evde Em’le +18 filmler izlemiş, Lucas’la yastık kaleleri yapıp kaşık kaşık Nutella yemiştik.

Ama şimdi, tüm olanları düşününce her şey farklı geliyordu.

Sanki bu ev beni artık dışarıda olanlardan koruyamayacak gibi hissediyordum.

“Angie mi geldi?” İşte oradaydı, koridorda tekerlekli sandalyesinde oturuyordu. Hastanede olduğundan daha çok babama benziyordu.

“BABA!” diye bağırıp boynuna atıldım ve ona sıkı sıkı sarıldım. Gerçekten de sağlığına kavuşmuş gibi görünüyordu. Hastaneden çıktığını görmek, beni daha kararlı kıldı.

Eğer babamın iyi olması için öfkeli bir milyarderle uğraşmam gerekiyorsa varsın olsun.

“Tanrım, Angie… Buradayım, hiçbir yere gitmiyorum ufaklık. Beni oraya götürmediğin sürece,” dedi gülerek.

“Biliyorum.” Çaktırmadan gözümdeki yaşı sildim. “Seni gördüğüme çok sevindim. Harika görünüyorsun.”

“Hindiyi görmeye hazır mısın?”

“Danny’i mi kastediyorsun?” diye takıldım.

Danny salondan, “SENİ DUYDUM!” diye seslendi. Çoktan koltuğa oturmuş, maçı izlemeye dalmıştı.

Yüzüme aptal bir sırıtış yayıldı. Elimde değildi.

İhtiyacım olan şey tam olarak buydu.

Kapı zili çaldı ve hepimiz şaşkın gözlerle kapıya baktık.

“Birini mi bekliyoruz?” diye sordum Lucas’a.

“Yoo.” Birden gözleri parladı. “Em’i mi davet ettin?”

“Hayır. Em, annesiyle olmalı.” Girişe doğru yürüdüm ve kapıyı açtım.

Şükran Günüm işte böyle mahvolmuştu.

Elinde cevizli turtayla son derece yakışıklı ve buraya ait değilmiş gibi görünen Xavier Knight kapıda duruyordu.

Bana kocaman gülümsedi ama gözleri gülmüyordu. Bakışları soğuk ve kurnazdı. Avını öldürmeden önce onunla oynayan bir kurdu andırıyordu.

“Selam bebeğim,” dedi.

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu. Panik atak geçirmek üzereydim. Ailem, erkek arkadaşım olup olmadığını bile bilmiyordu. New York’un en zengin erkeğiyle evleneceğimi öğrenirlerse…

“Burada ne arıyorsun?”

Babam arkamdan, “Angela,” diye seslendi. “Bu kim?”

Ailemin yaklaştığını görünce karnıma bir ağrı girdi.

“Iıı, şey…”

Xavier yanıma geçti, zalim, alaycı tavrı bir anda uçup gitti.

Kolunu belime doladı ve bana gülümsedi, yüzündeki ifade aşk ve şefkat doluydu. Mükemmel bir partner izlenimi veriyordu.

Ama öyle olmadığını biliyordum.

Benden nefret ediyordu. Bana sarılan kolları kelepçeden farksızdı. Babam ve abimin gözlerini bana sarılan Xavier’e diktiğini görünce utançtan yerin dibine girdim.

“Adım Xavier,” dedi yumuşak bir sesle. “Kızınızın nişanlısıyım.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok