Batı'nın Kurtları - Kitap kapağı

Batı'nın Kurtları

Abigail Lynne

Dördüncü Bölüm

HAVEN

Rachel sırıtarak “Melanie'nin Brody ile geçen hafta sonu Mitch'in partisinde takıldığını duydum,” dedi.

“Iy! Bu çok iğrenç!” diye bağırdı Cecily kusmuş gibi yaparak.

Cecily ve Rachel her zamanki gibi okula giderken dedikodu yapıyorlardı. Ön koltuktaydım; evlerin, ağaçların ve alışveriş merkezlerinin pencereden uçup gitmesini izliyordum.

Jude bana bakıp gülümsedi. “Okulu dört gözle bekliyor gibisin.”

Koltuğuma gömüldüm. “Pek sayılmaz.”

Kıkırdadı. “Logan'ı oldukça kızdırmışız. Gecenin geri kalanında odasından çıkmadı.”

Güldüm. “İşime burnunu soktuğu için bunu hak etti.”

Okulun önüne yanaşıp aceleyle içeri girdik.

Logan içeri girdiğinde Jude ve ben sınıfın arkasında oturmuş kahkahalar atıyorduk. Jude'un önünde oturmadan önce bize baktı.

Sonra bize dönüp “Sinir bozucu olmayı keser misiniz?” dedi.

Ona dilimi çıkardım, ki bu çok çocukçaydı. Bu hareket muhtemelen beni daha da aptal göstermişti ama o anda umursamadım. “Neden kendi işine bakmıyorsun?”

Logan'ın çenesi gerildi. “Benim işim sensin.”

Arkasını döndüğünde çenemi kapatıp dikkatimi içeri giren öğretmene çevirdim.

Jude'un bana baktığını hissedebiliyordum ama ona bakmadım.

Logan ne demek istedi?

Derse odaklanamadım. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan ders bitti ve ardından tarih dersine gittim.

Of. Dünden beri bu dersten korkuyordum. Jude yoktu, yetmiş beş dakika boyu Deacon ve Logan’la aynı sınıfta olmak zorundaydım.

Sınıfın arkasına yürüyüp önceki gün oturduğum sıraya oturdum. Deacon ile Logan da içeri girdi, yine önüme oturdular.

Bay Gades, “Evet gençler, bir proje yapacağız,” dedi. “İki kişilik gruplarda çalışacaksınız.”

Öğrencilerin çoğu heyecanla birbirlerine baktılar ama ben gözlerimi masamdan ayırmadım.

“Her çifte belirli bir ülke verilecek. Bu ülkeler üzerine araştırma yapıp dönem sonunda sınıfa ülkenizle ilgili bir sunum yapacaksınız,” dedi Bay Gades.

Sınıfa baktı. “Her çift bana adını yazdırıp onayımı almalı. Ardından size ülkenizi ve ödev planını vereceğim. Tamam, başlayın!”

Etrafıma çılgınca baktım, içim korkuyla dolmuştu. Bu sınıfta kimseyi tanımıyordum.

Tek başıma çalışabilmek için sınıfta tek sayıda öğrenci olmasını umdum.

Herkes eşleştikten sonra, eşi olmayan bir kız daha kaldı. O da benim kadar üzgün görünüyordu.

“Selam, ben Haven. Eşim olmak ister misin?” diye sordum.

Kız bana bakıp gülümsedi, başıyla onayladı. Kahverengi bukleleri havada dans etti.

“Çok isterim. Bu arada ben Christine.”

Öğretmenimizin yanına gitmeden önce gülümseyip tokalaştık.

Bay Gades bize bakıp başını salladı. “Siz ikinize Avustralya’yı veriyorum.”

Christine ve ben birbirimize bakıp gülümsedik.

“Eminim iyi bir iş çıkaracaksınız. Hadi başlayın.”

Christine ve ben projemiz hakkında fikirler oluşturmaya başlamıştık ki Bay Gades bize seslendi.

“Evet, Bay Gades?” diye sordum. Bize neden seslendiğini merak ettim.

“Üzgünüm kızlar, ama sizi ayırmak zorundayım.”

Christine ve ben birbirimize baktık, ikimiz de sinirlenmiştik.

“Ne? Neden?” diye sordum.

Bay Gades iç çekti. “Çünkü Logan ve Deacon eş olmak istiyor, bunun hiç kimseye bir faydası dokunmaz. Bu yüzden onları ayırıyorum.”

Yüksek sesle inledim. “Bu hiç adil değil!”

Bay Gades iç çekip gözlüğünü düzeltti.

Şikayet ettiğim için kendimi biraz suçlu hissettim. Öğretmenleri mesleklerinden soğutan öğrencilerden biri olmadığımı umdum.

“Böyle düşündüğünüz için üzgünüm Bayan Mathie, ama kararım kesin. Siz Deacon ile çalışacaksınız ve Christine, sen de Logan ile çalışabilirsin.”

Bana sırıtan Deacon'a baktığımda neredeyse midem bulanacaktı.

“Aslında, Bay Gades,” dedi Logan, “Haven'la çalışmayı umuyordum. Aynı sokakta oturuyoruz, bu yüzden daha sık buluşabiliriz.”

Dilimi ısırıp Bay Gades'in hayır demesi için dua ettim. Deacon'ın ortağı olmak bile Logan’ın ortağı olmaktan daha iyiydi.

“Tabii, sorun değil,” dedi öğretmen. “Siz ikiniz İsveç'i araştıracaksınız.”

Logan sırıtıp elimi tuttu, beni masasına doğru çekti. Kıvılcımlar vücudumu kaplamaya başladığında elimi geri çekip Logan'a baktım.

“Umarım bu durumdan memnun olmadığımı biliyorsundur,” dedim.

Logan sırıttı. “İnan bana, biliyorum. Yüz ifadenden bile belli. Sadece neden memnun olmadığını anlamıyorum. Yani, dürüst olalım. Çok ateşliyim.”

Gözlerimi devirdim. “Hayır, sadece ukalasın.”

Logan omuz silkti. “Kendime güveniyorum, bunun için beni suçlayamazsın. Ama yine de sarışınları daha çok beğeniyorsun, değil mi?”

Kıskanıyor gibiydi.

“Çok kabasın,” dedim.

Logan bu hakaretten keyif alıyor gibiydi. “Dün gece yüzünden mi? Özür dilememe izin verin, Bayan Mathie. Çok, çok, üzgünüm.”

Burnumu havaya kaldırdım. “Aslında, tam bir ahmak olmayan erkekleri tercih ederim, Jude sadece tatlı.”

Logan homurdandı. “Onunla yatacağın kadar tatlı mı?”

Logan'ın suratına tokat atmamak için kendimi zor tuttum. Bay Gades’in gözü üzerimizdeydi ve okuldaki ikinci günümde gücümü açığa çıkarmak ya da ceza almak istemezdim.

“Tam bir pisliksin!”

Logan sırıttı. “Yalan söyleme, tatlım. Benim gibi erkeklere bayılıyorsun.”

Kollarımı kavuşturdum. “Rüyanda görürsün.”

Tamam, bu iyi bir cevap değildi, ama başka bir cevap bulamayacak kadar kızgındım.

Logan'ın gülümsemesi genişledi. “Bu doğru.”

Ona baktım, bana göz kırptı. Dehşet içindeydim. Tek isteğim suratını tokatlayıp o sinir bozucu, dayanılmaz sırıtışı yok etmekti.

Zil çaldı. Yerimden fırlayıp sınıftan çıktım, yeni tarih projesi eşimden kaçıp arkadaşlarımı görmek için can atıyordum.

Kafeteryada Jude, Rachel ve Cecily ile karşılaştım. “Az önce başıma gelenlere inanamayacaksınız!” dedim öğle yemeğimi çantamdan çıkarırken.

Cecily kaşlarını çattı. “Ne oldu?”

“Logan! Beni deli ediyor!”

Rachel'ın kahverengi gözleri genişledi. “Ne yaptı? Seni öptü mü?”

Ona deliymiş gibi baktım ama yorumunu görmezden geldim. Dedikodu yapmayı seviyordu, hepsi bu.

“Hayır, öğretmenimize proje ortağım olmak istediğini söyledi!” Sandviçimden kızgın bir ısırık aldım ve Logan’dan intikam alırmışçasına çiğnedim. “Tüm dönem beraber çalışacağız.”

“Bunda kötü olan ne? Çok ateşli,” dedi Cecily.

Yemeğimi masaya fırlattım. “Mesele de bu zaten!”

Rachel kaşlarını çattı. “Nasıl yani? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?”

Ona dönüp “Hayır, mesele şu ki çekici olduğunu biliyor ve sürekli saçmalıyor ve ondan nefret ettiğimi söyleyebilirim,” dedim.

Cecily güldü. “Bence ikiniz çok geçmeden beraber olacaksınız. Aranızdaki çekimi şimdiden hissedebiliyorum, değil mi Rach?” Cecily Rachel'ın omzunu dürttü. Beraber güldüler.

Kısa bir süre sonra Logan ile benim ne kadar mükemmel bir çift olacağımız hakkında konuşuyorlardı. İkisi de Logan'ın ne kadar korkunç olduğunu biliyordu ama benimle dalga geçmek hoşlarına gidiyordu.

Yardım için Jude'a döndüm. “Bu korkunç değil mi?”

Omuz silkti. “Belki korkunçtur, belki de değil. Onun iyi bir yanı olduğunu söylemiştim. Belki de bu iyi yanını görürsün.”

Kimsenin sorunumu anlamamasına üzüldüm. “Ama onun iyi tarafını görmek istemiyorum. Onu görmek istemiyorum.”

Yalan söylemeyi ne zaman bırakacağım? Kendime kızdım.

Beden eğitimi dersi dünkü gibi geçmek bilmedi, ancak bugün erkekler bize katılmadı.

Dışarıda futbol oynadık ve kendi takımımın kalesine gol attım.

Sanat dersinden hemen sonra eve koştum, sosyalleşme havasında değildim. Okuldan şimdiden bunalmıştım. Tek isteğim biraz rahatlamaktı.

İçimdeki kurt doğum günümden beri onu serbest bırakmam için bana yalvarıyordu. Artık istediği özgürlüğü ona vermenin zamanı gelmişti.

Çantamı evin arka kapısına bırakıp bir sonraki adımın ne olduğundan emin olamayarak, ürkek bir şekilde ormana baktım.

Kıyafetlerimi çıkarmanın iyi bir başlangıç olacağına karar verdim, kıyafetlerimi katlayıp düzgünce çantamın yanına koydum.

Şimdi eskisinden daha bilinçliydim. Gözlerimi kapatıp içimdeki kurda seslendim, ona ne yapacağını sordum.

Beni dışarı çıkarmanın zamanı geldi. Hırladı. Çok huysuzdu, gözlerimi devirdim.

Ya bana ne yapacağımı söylersin ya da kıyafetlerimi giyerim... Cevap verdim.

Kurdum uluyup kurda dönüşürken bana rehberlik etmeyi kabul etti.

Biraz titreyerek ormana ilk adımımı attım. En son kurda dönüştüğümde canım çok acımıştı ama kurdum bu sefer acı hissetmeyeceğime söz verdi.

Gözlerimi kapatıp içimdeki kurdun kontrolü devralmasına izin verdim, vücudumun tamamen değiştiğini hissettim. Kendimi yerde yatar pozisyonda bulana kadar gözlerimi açmadım.

Ayağa kalktım. Biraz yalpaladım, iki yerine dört ayak üzerinde yürümeye alışık değildim. Rahatlayana kadar birkaç adım attım, ardından yavaşça koşmaya başladım.

İşte bu Haven, ağırdan al. Çok iyi gidiyorsun. Kurdumun sesi kulağa çok mutlu geliyordu, bu da beni mutlu etti.

Her zamanki kaltak davranışları yerine bana iyi davranması güzeldi. Etrafa bakarak ormanda gezindim. Duyularım gelişmişti. Buna bayıldım.

Küçük bir göletin yanında durdum. Suya doğru eğildim, başımı eğip biraz su içtim. İçerken suda yansımamı gördüm. Gözlerim kocaman açıldı.

Normal bir kurt değildim, kocaman bir kurttum. Bana tanıdık gelen tek şey gözlerimdi. Renkleri hala canlı yeşildi.

Sağ tarafımda bir hareket hissettim. Kulağımın sese doğru seğirdiğini fark ettim.

Başımı eğip kulaklarımı kaldırdım, ağzımdan alçak ama tehditkar bir hırıltı çıktı.

Etrafa baktım. Ağaçların arasından karanlık bir kurt çıktığını gördüm.

Büyük olduğumu düşünmem hataydı. Bu kurtla karşılaştırıldığında, çok küçüktüm.

Kurdun tüylü, koyu kahverengi kürkü vardı. Kürkünden adeta bir güç bulutu yayılıyordu. Kurdum itaatkar bir şekilde karnımın üstüne eğilmem için bana bir işaret verdi ama insan tarafım çok inatçı, çok gururluydu.

Diğer kurdun bunu bir meydan okuma olarak değerlendireceğini düşünemedim. Tekrar hırladım.

Beş saniye içinde kurt üstüme çıkmıştı, hırlıyordu ve dişleri bana çok yakındı. Mağlubiyet içinde sızlandım, oysa ortada kaybedeceğim bir dövüş bile yoktu.

Ona itaat edeceğimi göstermek için içgüdüsel olarak çenesinin altını yaladım. Onun kavrayışlarından kurtulmaya çalıştığımda tekrar hırlayıp yüzüme vurdu.

Çimlere gömülüp bir sonraki hamlesinden korkarak sert bir şekilde nefes aldım.

Kurt bana bakıp dondu kaldı. Ben de dondum, çünkü o gözleri tanıyordum, parıldayan ve dans eden açık gri gözler…

Logan'dı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok