B. Luna
RAINIER
Ona benden uzak durmasının akıllıca olacağını söyledim ve bu doğru. Ne kadar güzel olduğunun bir önemi yok.
Benim için mükemmel olabilirdi ama ona kim olduğumu söylediğimde gözlerindeki korkuyu gördüm ve benden korkmakta haklı.
Beş yıl önce babamı öldürüp alfa pozisyonuna geçtim ve o günden beri de öldürmeye devam ediyorum. Yapmam gerekeni yaptım ve bundan utanmıyorum.
Kurdum onu bu şekilde bıraktığım için kızgın. Onu görür görmez benim olmasını istedi ama ben bir eş isteyip istemediğimden bile emin değilim.
Kurdum bu düşünceye hırlayınca direksiyonu o kadar çok sıkıyorum ki eklemlerim sızlıyor.
"Her şey yolunda mı, Alfa?" diye soruyor Toby arka koltuktan.
Karşılığında sadece başımı sallıyorum ve bu sohbeti bitirmeye yetiyor. Arabayı bara beş dakika uzaklıktaki küçük bir motele çekiyorum.
Giriş yapar yapmaz odama gidiyorum ve kapıyı arkamdan çarparak kapatıyorum.
Boktan motel yatağına uzanıp gözlerimi kapatıyorum. Çok geçmeden çocukluk anılarım zihnime üşüşüyor.
Zavallı annem. Çok iyi biriydi, huzur içinde uyusun. Artık ay ile yürüdüğünü biliyorum. Onu kurtarmaya çalıştım ama yeterince güçlü değildim.
Annem hep eşimin benim kurtuluşum olacağını, ayakta kalmamı sağlayacak tek şey olacağını söylerdi.
Aklım tekrar bara gidiyor ve onu aşağılayan o pisliği hatırlıyorum. Kurdum onun kanını istedi ve eminim şimdi eve kırık bir kolla dönüyordur.
Bunun onu korkutacağını sanmıştım ama o sadece benim için endişelendi.
Eklemlerimdeki kanı o kadar ilgi ve şefkatle temizledi ki sanki bana bakıp sahip çıkmak istiyor gibiydi.
Kahretsin! Daha onu tanımama fırsat bile kalmadan her şeyi berbat ettim. Northridge sürüsünden olduğuna eminim. Umarım yarın onunla karşılaşmam.
Belki de kendisi için neyin iyi olduğunu biliyorsa benden uzak durur.
Ona asla zarar vermek istemem.
Gama ve savaşçılarıma telepati yoluyla sabah tam saat dokuzda benimle otoparkta buluşmalarını söylüyorum. Yarın neler olacağını bilmiyorum ama aklımı başıma toplamam gerektiğini biliyorum.
Burada olma amacımın önüne geçmesine izin veremem. Öyle ya da böyle o toprakları alacağım. Sürümün buna ihtiyacı var.
Sonunda çocukluk kabuslarımla dolu rahatsız bir uykuya dalıyorum.
Gözlerimi açtığımda dışarısının hala karanlık olduğunu fark ediyorum. Yataktan kalkıp cep telefonumu bulmak için pantolonumun ceplerini karıştırıyorum.
Sonunda buluyorum ve saate baktığımda dört olduğunu görüyorum.
Eski alışkanlıklar kolay kolay geçmiyor sanırım.
Dün gece getirdiğim çantalardan birinden birkaç kıyafet alıp hızlı bir duş için banyoya giriyorum.
Hazırlandıktan sonra motelden çıkıp kahve ve kahvaltı için caddenin karşısındaki lokantaya gidiyorum.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde Toby'yi masada oturmuş garsonla konuşurken görüyorum.
"Günaydın, Alfa,” diyor onlara yaklaşırken.
Masanın karşısındaki boş sandalyeye oturuyorum.
"Günaydın,” diye cevap veriyorum.
Garson siparişlerimizi alıp giderken kibarca gülümsüyor.
"Rahat uyudun mu?"
"Öyle de denebilir,” diyor sırıtarak. Onu biraz tanıyorsam geceyi bir kadınla geçirdiğine eminim ama bunu öğrenmek bile istemiyorum.
Toby ve ben bir zamanlar ayrılmaz bir bütündük.
28 yıl önce iki gün arayla doğduk. Birlikte okula gittik, birlikte eğitim aldık ve birbirimizi korumak için omuz omuza savaştık.
İnsanlar hep dost değil de kardeş olduğumuzu sanırdı.
Babamın gerçekte ne olduğunu ve onu neden öldürmek zorunda kaldığımı bilen tek kişi.
Ben alfa olduktan sonra ayrı düştük. Ondan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Garson iki fincan ve bir demlik kahve ile geri dönüyor. Fincanlarımızı doldurup tekrar gidiyor ve Toby konuşana kadar birkaç dakika sessizce duruyoruz.
"Dün gece barda gördüğümüz senin eşin miydi yani?" diye soruyor kahvesinden bir yudum alırken.
Başımı sallayıp ellerimi saçlarımın arasından geçiriyorum.
"Peki bu konuda ne yapacaksın?" diye devam ediyor.
"Bilmiyorum,” diye dürüstçe cevap veriyorum.
Toby hala eşini bulamadı. Gençliğimizde farklı sürüleri ziyaret ederdi.
Onu bulmak için çok uğraştı. Yüzünde umutsuz bir ifadeyle eve her döndüğünde onun adına çok üzülürdüm ama bir süre sonra pes etti.
Şimdi hiçbir şey söylemeden kahvesine bakıyor.
Garson yemeğimizi getirince sessizlik içinde yiyoruz ve lokantadan ayrıldığımızda, Northridge sürüsüne gitme vakti geliyor.
Yolun karşısına geçtiğimizde Jay ve Damon'ın arabanın yanında beklediklerini görüyoruz.
Northridge sürü bölgesine giderken aklımda sadece tek bir şey var. O.