Oyun - Kitap kapağı

Oyun

J.A. White

Bölüm 3

MADDIE

Aşk ya da Para adlı arkadaşlık uygulamasına başvuralı birkaç ay oldu. Hayatımın bu noktasında, pılımı pırtımı toplayıp Fort Collins, Colorado’ya taşınmaya hazırım.

Oraya tatil için giden bazı arkadaşlarım tam yaşanacak yer olduğunu söylüyorlar. Yılın hangi zamanı olursa olsun her zaman yapacak bir şeyler var. Kayak, yürüyüş, bisiklete binme, Cache la Poudre Nehri’nde kürek çekme.

Bunun da ötesinde, orada çok fazla bira fabrikası var. Her gün farklı bir bira içseniz bile asla aynı birayı iki kez içmezsiniz.

Telefonumu elime aldığımda sabah dört sularında sesli mesajla birlikte bir cevapsız arama geldiğini fark ettim. Numaraya baktım ve New York alan kodu olduğunu gördüm.

Telefonumdaki sesli mesaj düğmesine basarak mesajı dinledim.

”Merhaba, Mattie’yle görüşecektim de, yok pardon, Maddie’yle. Yanlış okuduğum için kusura bakmayın, New York’tan Kaliforniya’daki bir numarayı aradığımı fark ettim. Bu da benden dört saat geridesiniz demektir. Tekrar kusura bakmayın.

”Size haberleri vereyim. Ben Aşk ya da Para’dan Craig, çift yarışmalarına katılmak üzere seçildiniz.

”Bize bıraktığınız bilgiler doğrultusunda bu etkinlikler için partnerinizi seçtik. Lütfen oynayacağınızı teyit etmek için beni bu numaradan arayın. Önümüzdeki yirmi dört saat içinde dönüş yapmalısınız.

”Aramayı yaptıktan sonra size New York’a uçuşunuzla ilgili talimatları içeren bir e-posta göndereceğiz. Tebrikler, yılda bir yapılacak ilk Aşk ya da Para için sizi New York’ta görmeyi dört gözle bekliyoruz.”

Sesli mesaj bittiğinde kalbim çok hızlı atıyordu. Rüya görmediğimden emin olmak istediğim için tekrar dinledim, hem de iki kez.

Kalp atış hızımı düşürdükten sonra numarayı aradım. Craig’in sekreteri olduğunu düşündüğüm Cassie ile konuştum. Ona Oyun’da oynayacağımı söyledim. Oynayacağım için benden daha çok heyecanlandı.

Bana takımları kendisiyle birkaç kişinin oluşturduğunu söyledi. “Bilmeni isterim ki, takım arkadaşını senin için bizzat ben seçtim. Umarım onu seversin,” dedi Cassie.

Tek düşünebildiğim, Ya sevmezsem? Paramı geri alabilir miyim? ~oldu.

Bunun yerine, onunla birlikte gülerek çenemi kapalı tuttum.

O günün ilerleyen saatlerinde ihtiyacım olan tüm bilgileri içeren bir e-posta aldım. İki gün sonra New York’a gidiyordum.

“Vay be, iki gün sonra gidiyorum!” dedim yüksek sesle ama kimse beni duymadı.

Restorana gidip Krissy’ye Oyun için seçildiğimi söylemeliydim. Tek sorun ona işten ayrılacağımı söylemekti. Umarım bunu iyi karşılar.

Restorana kadar yürümeye karar verdim ama önce üzerime daha rahat bir şeyler giymek istiyordum. Bir koşu şortu ve göğüslerimi saran siyah kısa bir atlet giydim.

Oraya vardığımda kapıyı iterek açtım ve klima göğüslerime çarptı, meme uçlarım hemen dikildi.

Krissy içeri girdiğimi gördü ve dikleşmiş meme uçlarımı fark etti. Başparmaklarını meme uçlarıma yerleştirdi ve onları içeri itti.

“Bugün burası tuhaf bir şekilde erkekle dolup taşıyor. Onları heyecanlandırmana gerek yok,” dedi gülerek. “Burada ne işin var? Yarına kadar çalışmıyorsun ki.”

“Seni görmek ve burada benim için yaptıklarından dolayı teşekkür etmek istedim.”

“Neden istifa eder gibi konuşuyorsun?”

“İstifa etmiyorum. Sadece bir süreliğine izin almak istiyorum.”

“Neden?” diye sordu tek kaşını kaldırarak.

“İki gün sonra New York’a gidiyorum.”

“New York’ta ne var?”

“Aşk ya da Para! Oyun’a seçildim,” dedim sesim heyecandan yükselirken.

“Hadi canım?” dedi Krissy memelerimi bırakıp bana kocaman sarılırken. “Buna inanamıyorum! Partnerin kim olacak?”

“Henüz bilmiyorum, New York’a gidince öğreneceğim. Oyun’u yöneten Craig’in sekreteri Cassie telefonda bana partnerimi beğeneceğimi söyledi. Onu bizzat seçtiğini söyledi.”

“Ya onu sevmezsen? Ya Oyun’da berbatsa ya da tam bir ezikse?” dedi Krissy.

“Cassie’ye sordum, sadece Oyun’u oyna ve parayı al dedi.”

Krissy beni barın sonuna götürüp yemek verdi. İşi erken bırakıp barda bana eşlik etti. O gün çalışan bütün kızlar beni tebrik etti ve bana içki ısmarladı.

Biraz içtim ama kafayı bulacak havada değildim. O yüzden eve gitme vakti gelene kadar içkilerin çoğunu Krissy içti.

Bar taburesinden düşerken onu izledim ve o zaman eve gidemeyecek kadar sarhoş olduğunu fark ettim. Barmenlerden biri Krissy’nin kocasına mesaj atarak benim evimde kalacağını söyledi. O da bunu sorun etmedi.

Restorandan sadece birkaç sokak ötede yaşadığım için mutluydum. Onu tökezlerken ve binaya yaslanırken izlemek komikti.

Sonunda eve vardığımızda kanepemin üzerine düşüverdi. Üzerine bir battaniye örtüp bir şişe su almak için mutfağa gittim.

Geri döndüm ve iki aspirin alıp sudan bir yudum içerken onun uyumasını izledim. Banyoya girip suyu açmadan önce uyuduğundan emin olmak için başına dikildim.

Atletimi ve şortumu çıkarıp suyun altına girdim. Su vücudumdan aşağı akarken kendimi rahatlatmak için birkaç dakika suyun altında durdum. Yıkanmaya başlamıştım ki bir ses duydum.

Birden duş perdesi açıldı ve Krissy karşımda çırılçıplak duruyordu. Üstümü bile kapatmadım. İkimiz de birbirimize bakıyorduk. Sonra ağlamaya başladı.

“Sorun ne Krissy?”

“Keşke benim de böyle bir vücudum olsaydı,” dedi beni işaret ederek. “Çok mükemmel, çok pürüzsüz ve göğüslerin düşündüğümden daha büyük. Ahhh, kahretsin, onlar mükemmel.

“Asla çocuk yapma. Çocuklar her şeyi mahveder. Vajinan gevşer, göğüslerin sarkar. O küçük pislikler yüzünden ömür boyu çatlakların olur. Kocanın artık seninle işi olmaz.

“Kendimi yeniden genç hissetmek için Hooters’ta çalışıyorum,” dedi ağlayarak.

Ondan sadece dört yaş küçüktüm. Çıplak vücuduna baktığımda, onun da güzel bir vücuda sahip olduğunu gördüm. Küçük çatlakları vardı ama pek belli olmuyordu.

Sarhoş olduğunu ve hiçbir şey hatırlamayacağını da biliyordum.

Ben duşumu bitirirken Krissy klozette oturmuş, tuvalet kâğıdıyla gözlerini siliyordu. Çıkıp kurulandım, tangamı ve büyük beden tişörtümü giydim.

Odamdan bir battaniye daha aldım ve onu battaniyeye sardım. Onu odama götürdüğümde yatağıma yığıldı. Üstünü tekrar örttüm. Başını yastığa koymasıyla tekrar uykuya dalması bir oldu.

***

Ertesi sabah yüzüme dokunan bir parmakla uyandım. Gözlerimi açtığımda Krissy’nin battaniyeyi kendi üzerine sarmış bir hâlde başımda dikildiğini gördüm.

“Dün gece ne içtim ben ve neden çıplağım?”

“Dün gece çok içtin. Seni buraya getirdiğimde kanepemde sızdın. Ben yatmaya gittim, yarım saat sonra odama çıplak geldin ve benimle yatağa girdin.

“Bir de ayaklarımın dibine gelip bacaklarımı yaladıktan sonra vajinama geçip beni yemeye başladın tabii. ‘Hep pis kokulu vajina tadını merak etmişimdir’ deyip duruyordun.”

“Aman Tanrım. Şaka mı yapıyorsun? Kocam bunu öğrenmemeli. Onu üçlü sekse davet etmediğimi öğrenirse beni öldürür,” dedi yatak odasında kıyafetlerini ararken.

“Nasıldım?”

“Ne nasıldı?”

“Seni nasıl yiyordum? Boşaldın mı?”

“Hiç boşalmadım,” dedim gülerek.

“Benimle dalga mı geçiyorsun?” dedi öfkeyle.

“Evet, hiç olmadı.”

“Seni pislik, o zaman neden çıplağım?”

“Çünkü benimle duş almak istedin. Kıyafetlerini oturma odasında çıkarmıştın,” dedim yataktan kalkıp kıyafetlerini aramasına yardım ederken.

Göğüslerime bakarak, “Vay be, harika memelerin var,” dedi.

“Bunu dün gece de söylemiştin.”

“Nasıl yani? İş yerinde o kadar büyük görünmüyorlar,” dedi kıyafetlerini alıp giyerken. “Kocam beni öldürecek.”

“Keri dün gece kocanı aradı. Benimle kalmanda bir sakınca görmemiş,” dedim ona bir çift aspirin ve su uzatırken.

Bir saat sonra kocası onu almak için aşağıda bekliyordu. Aşağıya doğru yürümeye başladık. Yaklaştıkça kocasının yüzündeki gülümsemeyi görebiliyordum.

“Dün geceyle ilgili tek kelime etme.”

“Oldu bil,” dedim.

Krissy yolcu koltuğuna geçip emniyet kemerini taktı.

“Ee, siz hanımlar dün gece ne yaptınız?” diye sordu.

“Hiçbir şey. Kanepede uyuyakalmışım,” dedi Krissy çok hızlı bir şekilde. Krissy sahte sahte gülümserken kocası ona baktı.

“Gerçekten mi?” dedi kocası.

“Yalan söyleme Krissy,” diyerek kocasına baktım. “Bana ona nasıl am yalanacağını öğrettiğini söylememişti.” Krissy’nin gözleri büyüdü ve sessizce “hayır” demeye çalıştı.

“Dün gece on dakika içinde beni altı kez boşalttı,” dedim kocası başını çevirip ona bakarken.

Krissy üzgün bir yüz ifadesiyle, “Bana hiçbir şey olmadığını söylemiştin,” dedi. Kocası bana baktı.

“Öyle bir şey olmadı. Sadece onunla kafa bulup tepkisini görmek istedim.”

Pencereye doğru eğilerek, “Öyle bir şey yaşanacaksa seni de davet etmesi gerektiğini söyledi,” diye ekledim.

Kocası çok hızlı bir şekilde başını salladı.

Krissy ve kocası arabayla uzaklaşırken ben de New York seyahatim için eşyalarımı toplamaya başlamak üzere eve döndüm.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok