Alfa Prenses - Kitap kapağı

Alfa Prenses

Kellene

2. Bölüm

CELINA

Yüzümü buruşturup sola döndüğümde büyük salonun önünden geçtiğimi fark ettim. Annem salonu parlak yıldızlar, ağaçlar ve rustik ahşap masalarla dekore etmişti. Tavana yakın makineler dışarıdaymışız gibi bir illüzyon yaratıyordu.

Bunun yerine neden gerçekten dışarıya çıkmıyorduk?

Annem koyu kahverengi saçlı bir kadının yanında duruyordu. Altın rengi gözlerinden ve tatlı gülümsemesinden onun Lycan Kraliçesi olduğunu tahmin ettim. Çok güzel bu kadın, neredeyse benim boylarımdaydı.

Annemle ikimiz bir seksen boylarındaydık. Dış görünüş olarak sadece ondan boyunu ve siyah saçlarını almıştım. Soluk pembe tonlarındaki dudakları ve mor gözleriyle bana memnuniyetle sırıttığında içimi bir sıcaklık sardı.

“Gel buraya, Celina,” dedi bana elini uzatarak. Yanına gittiğimde beni sevgi dolu kollarına aldı.

Beni koklayıp gülümsedi. “Güzel, kokunu alamıyorum. Demek ki koku engelleyiciler işe yarıyor.”

Geri çekilip kollarımı okşarken kolumdaki bandajı hissedince duraksadı.

Kolumu hızla yukarı kaldırınca canım yandı. Babamı kandırmayı başarmıştım ama onu kandırabileceğimi düşünmek düpedüz saflıktı.

Kolumu kaldırıp sekiz santim kadar uzun yara izini görünce nefesini tuttu.

“Ne oldu?”

Ona cevap vermek yerine gülümseyen Lycan Kraliçesi’ne döndüm. “Annemin kusuruna bakmayın. Ben Celina, en büyük kızıyım.”

Kraliçe bana nazikçe gülümsedi. “Ben Amelia. Biz de tam balo için güvenlik önlemlerini konuşuyorduk.”

“Celina…” dedi annem kesiği koklayıp yüzünü buruşturarak. “Kurtboğan mı?”

Elini tutup ona gülümsedim. “Birkaç saat önce aldığım bir yara anne. Saldırıya uğramış bir kasabayı incelerken bir haydutla karşılaştım. Bana saldırdı ama onu öldürdüm. Kurtboğan olduğunu o öldükten sonra fark ettik.”

“Bir kurt adam neden kurtboğana dokunur ki?”

“Haydudun kurt adam olduğunu söyleyen kim?”

Amelia dediğimi anladığında gözleri fal taşı gibi açıldı.

“Bunu bir lycan mı yaptı?” diye bağırdı annem.

“Kesinlikle öyle,” dedi Amelia yaramı incelerken. “Ve kesinlikle kurtboğan var.”

“Marcus!” Annemin bağırışıyla ikimiz de olduğumuz yerde sıçradık. Ben Amelia’ya yalvaran gözlerle bakarken annem beni odadan dışarı sürükledi.

“Anne, lütfen. Babamın yanından geliyorum zaten,” dedim o beni sürüklerken.

“Marcus!” diye tekrar bağırarak toplantı odasına girdi. Kahretsin.

Kızaran yanaklarımı ellerimle kapatmamak için kendimi zorladım. Odada Kral Exzecial’ın yanında duran başka bir adam olduğunu fark ettim. Kurdum anında kıpırdandı.

Prens Christopher o olmalıydı.

Babasından biraz daha uzundu ama tavırları çok daha çekingendi. Ve bana bakmamak için elinden geleni yapıyordu. Koyu altın rengi saçları özenle şekillendirilmişti. Sarı ve kahvenin tonlarına çalan gözleriyle anneme dikkatle bakıyordu. Çok ciddi ve burada olmak istemiyormuş gibi duruyordu. Kurt adamların yanında olmak onu bu kadar mı rahatsız ediyordu?

Annem kolumu babama doğru uzattı. “Kızımızın bu kadar tehlikeli bir yere gitmesine neden izin verdin?”

“Sandra.” Babam kısık sesle hırlayarak annemi uyardı. Göz ucuyla Exzecial ve oğullarına bakıyordu.

“Koluna bir bak,” diye karşılık verdi annem yaramı göstererek. “Ona zarar gelmeyeceğine söz vermiştin.”

“Sadece hasarı kontrol etmeye gittiğini sanıyordum,” diye savunmaya geçip koluma bakarken. “Bunu kim yaptı, Celina?”

“Haydut bir lycan,” dedim soğukkanlılığımı korumaya çalışarak. “Endişelenme. Öldürdüm.”

“Lycan mı öldürdün?” diye sordu Kral Exzecial kuşkuyla.

Ona şaşkınlıkla baktım. “Bunun zor bir şey olması mı gerekiyordu?”

“O Alfa Kral’ın kızı, Exzecial. Onun gücünü benim gibi sen de hissedebilirsin,” diye araya girdi Amelia odaya girerken.

Bakışları benden yeni gelen oğluna kaydı. “Christopher!” Kocaman gülümseyerek ona sıkıca sarıldı. O kısa anlığına soğukluğu biraz kırıldı. Ama annesi geri çekildiği anda yine ciddileşti.

Babam yaramı koklayıp yüzünü buruşturdu. “Bu kurtboğan mı? Bu tür saldırılarda kurtboğan kullanıldığını hiç duymamıştım.”

“Ve geride kalmış bir haydut da duymamıştık,” dedi Exzecial bana bakarak. “Ama görüyorum ki hâlâ ayaktasın.”

Endişesini geçiştirdim. “Kurtboğan miktarı beni kısa süreliğine zayıflattı. Lycan öldükten sonra sürü doktoru yaramı tedavi etti. Birkaç saat içinde tamamen iyileşmiş olacak.”

“Yani belki de asıl amaç seni öldürmek değil, sadece zayıflatmaktı,” diye akıl yürüttü Amelia. “Bu sana yönelik bir saldırı olabilir mi?”

Exzecial gözlerini kıstı. “Alfa Kral’ın çiftleşmemiş kızını istiyorlarsa nedenini tahmin etmek zor değil.”

Babamın gözleri daha da koyulaşırken tüylerim ürperdi. “Biri kızımla zorla çiftleşmeye mi çalıştı?”

“Bu sadece bir teori, Marcus.” Bir an duraksadıktan sonra, “O fotoğraflara tekrar bakabilir miyim?” diye sordu.

Babam çektiğim fotoğrafların olduğu telefonu krala uzatırken ben de kolumu arkaya çekip ceketimin kolunu düzelttim.

Lycanlar da kurtlar gibi sürü olmadan hayatta kalamazdı. Güçlü bir liderleri olmazsa vahşileşmeye başlarlardı. Oradaki haydut lycanın olayı neydi?

Sadece vahşileşmemiş olduğundan emindim.

Olayları zihnimde tekrar canlandırdım. Çöl Uluyanları Sürüsü’ne hasar araştırması için gitmiştim. Yaralı sürü üyelerinin kokusu o kadar güçlüydü ki odağımı toplamakta zorlanıyordum.

Ayrıca birkaç lycanın kokusunu alıp işkillenmiştim ama bu son zamanlarda daha fazla oluyordu. İşin acı kısmı bu tip saldırıların son zamanlarda giderek sıklaşmasıydı.

Hasarın durumunu fotoğraflarken bir lycan bana saldırdı. Yarı şekil değiştirmiş, yarı insan ve yarı canavar formuna geçmişti. Beni tırmalayıp yakalamaya çalıştığında telefonumu düşürdüm.

Kurt formuma geçip boynunu parçalayarak onu anında öldürdüm. Onu hazırlıksız yakalamışım gibi bunu yapmak sandığımdan daha kolay oldu.

“Neden vahşileşmemişti?” diye sordum kendi kendime. “Bana saldıran lycan çoğu haydut gibi vahşi değildi, bu da güçlü bir lycanın emirlerini uyguladığı anlamına geliyor. Beni bekliyordu.”

Koluma dokundum. “Kurtboğanın beni etkisiz hâle getireceğini düşündüğü için dönüşmeyeceğimi sandı. Onu bu yüzden çok kolay öldürdüm.”

“Neden işe yaramadı?” diye sordu Exzecial, babamın telefonundan başını kaldırarak.

Ona sert bir bakış attım. “Kardeşim benden birkaç dakika daha büyük olsa da babamdan sonra en güçlü kurt benim. Beni yavaşlatmak için normal bir dozdan daha fazlası gerekir.”

Kral tek kaşını kaldırırken soğuk nevale oğlu alaycı bir tonda güldü. Onun bariz küstahlığını görmezden gelirken Exzecial devam etti.

“Bu kadar güçlüysen neden Alfa Kraliçe olmayı reddediyorsun?”

Gözlerinin içine baktım. “Şu anda sürü hayatı istemiyorum. Babamı mutlu etmek için, Xander’a bir şey olursa onun yerine geçmeyi kabul ettim.”

Exzecial beni süzdü. “Betasının bunu kabul edeceğinden şüpheliyim.”

O noktada Xander devreye girdi. “Betam Celina’ya meydan okumakta özgür ama bu onun hayatını tehlikeye atmak anlamına gelir.”

Amelia kocaman gözlerle bana baktı. Hem dişi bir Alfa nadir görülürdü hem de Alfa Kraliçesi pozisyonu hiçbir koşulda reddedilmezdi.

İşin aslı, babamın işini her zaman devralmak istememdi. Hayatım boyunca bunun için eğitilmiştim. Ama on sekizinci doğum günümden beri bu dünyada kalma isteğimi bile kaybetmiştim.

Babam boğazını temizleyerek konuyu değiştirdi. “Kral Exzecial, haydut lycanlarla ilgili nasıl önlemler alacağınıza karar verdiniz mi?”

“Onların işin içinde olduğundan emin misiniz?” diye sordu Prens Christopher şüpheyle.

“Hiç şüphesiz, Christopher,” diye hızla yanıtladı Exzecial, oğlundan rahatsız olmuş gibi. Onunla aynı sayfadaydım.

Kibirli prensin yüzüne sağlam bir yumruk geçirmek istiyordum. Ve Mara’nın hareketlerinden onun daha şiddetli planları olduğunu hissedebiliyordum.

“Kolundaki iz tam olarak bir lycana ait.” Exzecial babamın telefonunu masanın üzerinden ona geri uzattı. “Onu kamerada da yakalamış.”

Öyle mi yapmışım?

“Öyle mi?” Babam telefonu alıp ekrandaki görüntüye bakarken sorumu dile getirdi. “Ben bir şey görmedim.”

“Senin gözünden kaçmış olabilir ama son fotoğrafta bir tuhaflık sezdim. Daha yakından baktığımda haklı çıktım.”

Ben bu yoruma gözlerimi devirirken babam, “Sadece bulanıklık,” dedi.

“Aynen öyle. Lycan ona saldırdığında telefonunu düşürdüğünü söyledi.”

Babam telefonu alıp küçük bir cihaza bağladıktan sonra ekranı boş bir duvara yansıttı.

“Bu saldırı öncesine ait,” dedim fotoğrafa bakarken.

Yerle bir olmuş sürü evinin sadece birkaç duvarı ayakta kalmıştı. Ama yanmış camlar, ahşaplar ve küllerin arasında tüyler ürpertici bir şey fark ettim.

Sarı saçlı bir adam kırık bir pencerenin ardından şeytani bir gülümsemeyle beni izliyordu.

Kalbim hızlanırken dudaklarım hafifçe aralandı. Bu arada Kral Exzecial kendinden memnun bir gülümsemeyle oğullarına baktı.

“Görüyorsunuz, değil mi çocuklar?” diye sordu.

“Neyi?” diye sordu Xander sinirle.

“Penceredeki adamı,” diye cevap verdi Christopher gönülsüzce.

“Hangi adam?”

Exzecial fotoğrafı yaklaştırıp penceredeki silüeti işaret etti. “Siz kurtlar bu fotoğraftaki acıya odaklısınız. Lycanlar yıkıma duygusuzca bakabilir, bu yüzden daha çok göze çarparlar.”

Adamın saçlarındaki rengi fark ederek gözlerimi kıstım. Ağzı sonuna kadar açıktı ve pençelerinde hafif bir morluk vardı. Kurtboğan.

“Saldırıdan hemen önce ona saldıranın fotoğrafını çekmiş.”

Diğerleri görüntüyü anlamlandırmaya çalışırken ben babama döndüm.

“Yani saldırı planlıydı. Nasıl hayatta kaldı?” diye sordu Christopher.

Başımı hızla ona çevirdim. Gerçekten mi? Bu kadarı da fazla ama.

“Ben Alfa Kral’ın kızıyım,” diye gururla cevap verdim o aptal domuza sert bir bakış atarak. “Ve o kadar da zor olmadı.”

Aslında onları öldürmek oldukça zordu ama bu küstah prense bunu itiraf edecek değildim. Pislik herif gözlerime bile bakamıyordu. Belki kimse fark etmeden ona küçük bir zarar verebilirdim.

“Kızımı mı takip ediyordu? Ona saldırmayı mı planlamıştı?” diye bağırdı annem konuşmaların ortasında. Durumun vahametini anlayınca birden panikledi.

“Evet, Cassandra,” diye cevap verdi Amelia onu teselli etmek için yanına giderek. Anneme sarıldığında annem onun boynunda ağlamaya başladı.

“Haydutlar kızımdan ne istiyor?” diye hırladı babam, alfa gücünü açığa çıkararak. Kurdum onun gücüyle anında tetiğe geçti.

Exzecial gözlerini fotoğraftan ayırmadan cevap verdiği için babamın ne kadar öfkelendiğini görmedi. “Alfa Kral’ın çiftleşmemiş tek kızı olmanın bununla bir ilgisi olduğu kesin.”

“Ne ima ediyorsun?” diye sordu sertçe.

Lycan Kralı babama odaklandı. “Haydut kurt adamlar ve lycanların her iki krallığı da ele geçirmeyi planladığını ve dünyadaki en güçlü dişi kurtla çiftleşerek bunu garanti altına almaya çalıştıklarını düşünüyorum.”

“Kızımı damızlık gibi kullanacaklar!” diye hırladı babam pençelerini çıkararak. Aurası ve gücü yoğunlaşınca oda hafifçe sarsıldı.

“Baba,” dedi Xander, babamızı sakinleştirmek için kolunu tutarak.

“Kızım o zavallı pisliklerden hiçbiriyle çiftleşmeyecek!” diye kükredi babam. “Ve buna kalkışan tüm ahmak haydutların kellesini alacağım!”

Kontrolü ele geçirmek üzere olan kurdunun sesiyle insan sesi birbirine karıştı. Kral Exzecial doğrulup babama tehditkâr bir ifadeyle baktı.

“Baba,” dedim nazikçe onu yatıştırmaya çalışarak. Sesim başta onu sakinleştirmiş gibi görünse de geri çekilmeyeceğini anlamam uzun sürmedi.

Tekrar denedim. “Beni doktora götürebilir misin baba? Kolum ağrımaya başladı.”

Cevap vermedi. Öfkesi alevlenmeye devam ediyordu. Kral Exzecial konuşmaya hazırlanırken Prens Christopher da kardeşinin yanında pozisyon aldı.

Bu toplantının derhâl bitmesi gerekiyordu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok