Aşkın Böylesi - Kitap kapağı

Aşkın Böylesi

Laila Callaway

Bölüm 3

ANASTAZJA

Ace gözlerini şimdi onunkine yapışmış olan bedenime kaydırdı.

Hızla atan kalp atışlarımı sakinleştirmek için derin bir nefes bile alamadım çünkü kımıldayacak yer kalmamıştı.

Vücutlarımız birbirine yapışmıştı, Ace’in kolları iki yanımda, lanet yatağa tutunuyordu.

O esnada dumanlı gözlerine bakmak gibi bir hata yaptım.

“Kahretsin,” dedi Ace sessizce, “bu kısmı iyice düşünmemiştim.”

Kıkırdayarak odanın içine doğru kayarak geçmeye çalıştım. Ace inleyince olduğum yerde donakaldım.

Canını mı acıttım?

Endişeyle ona baktım, gözleri kapalıydı. Çenesini sıkarken muhteşem görünüyordu.

“Kımıldama Ana,” dedi Ace güçlükle.

“Neden? Seni incittim mi?” diye endişeyle sorup birkaç santim geri çekilerek eski pozisyonuma döndüm.

Böylelikle karnımı baskılayan devasa ereksiyonunun mutlulukla farkına vardım.

Birden gözlerini açarak dikkatle bana baktı.

“Kımıldama küçüğüm, yoksa bu iş çok daha karmaşık bir hal alacak,” diye uyardı Ace.

Yanaklarım kızarırken bakışlarımı indirerek pantolonundaki dev çıkıntıya baktım.

“Siktir,” diye fısıldadım.

Ace huzursuzlandı. “Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim; bana bir saniye ver, hemen inecek,” diye mırıldandı.

Sesindeki utancı duyabiliyordum ve birden onun için kötü hissettim. Elimi sert göğsüne koyup beyaz tişörtünün üzerinden kaslarını hissettim.

“Sorun değil, sanırım bu bir iltifat,” dedim kıkırdayarak.

Ace de kıkırdayarak başını salladı.

“Sana iltifat etmek için daha iyi yollar düşünebilirim, güzelim,” dedi boğuk bir sesle, “ve seni çok farklı bir senaryoda bir yatağa bastırmayı tercih ederim.”

Yüzüm pembeden bir anda ateş kırmızısına döndü.

“Affedersin, eminim erkek arkadaşın seni bu pozisyonda görmek istemezdi,” diye mırıldandı.

Yorumuna kaşlarımı çattım.

Erkek arkadaşın mı?

“Erkek arkadaşım yok,” diye kaşlarımı çatarak itiraz ettim.

Şimdi Ace’in kafası karışmış görünüyordu. “Ama kulüpte taktığın kol bandını gördüm?”

Neden bahsettiğini anlayınca ağzım hayretle açıldı.

“Hayır, benim erkek arkadaşım yok.”

Ace kaşlarını çattı. “Bunu daha sonra açıklaman gerekiyor.”

Bakışlarım ereksiyonuna takılı kaldı; o an yüzüne bakmaktan daha az utanç vericiydi.

“Ona bakmayı bırak; ilgiden hoşlanıyor, yani sakinleşmesine yardımcı olmuyorsun.”

Sesinden gergin olduğu anlaşılıyordu. Yine de gülmekten kendimi alamadım.

“Özür dilerim,” diye gülerek gözlerinin içine baktım.

Etrafımızdaki hava yeniden çatırdadı, kimya hissedilebiliyordu.

Ace’in gözleri dudaklarıma kaydı. Alt dudağını yaladığında gözlerim açlıkla hareketini takip etti.

“Hissediyor musun?” diye sordu usulca.

Alaycılığımla o anı mahvetmekten kendimi alamadım. “Neyi ? Karnıma bastıran kocaman sikini mi? Evet, hissediyorum.”

Ace bir kahkaha patlatınca ona katıldım. Güldükçe inip kalkan göğüslerimiz birbirine sürtünüyordu. Bundan oldukça keyif aldım.

“Boyutunu fark ettiğin için teşekkür ederim,” dedi göz kırparak. Sonra durup bana ciddi bir ifadeyle baktı. “Ama gerçekten, ne demek istediğimi anladın mı?”

Bakışlarının yoğunluğu karşısında nefesim boğazımda düğümlendi. “Evet, anlıyorum,” diye sessizce itiraf ettim.

Ace kısa bir an gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. “Tanrım, küçük Sub, şu an seni ne kadar çok öpmek istediğimi bilemezsin,” diye inledi ve başını kapı pervazına yasladı.

Dün gece bir sub olduğumu anlayabildiğini biliyordum –hoşlandığım dom’ların etrafındayken tavrımdan anlaşılabiliyordu– tıpkı onun bir dom olduğunu hissedebildiğim gibi.

Bana bir dom olarak hitap etmesi aramızdaki dinamiği değiştirdi ve sanki hava yeniden çatırdadı. Cesurca uzanıp parmağımı alt dudağının üzerinde gezdirdim. Gözleri parlayarak açıldı ve bana tutkuyla baktı.

“Belki de istiyorumdur,” diye mırıldandım sessizce. “Belki ben de seni öpmek istiyorumdur.”

“Ah, siktir et,” diye homurdandı Ace.

Yatağı bırakıp beni yatak odasına doğru çekti. Kapı pervazından kurtulup tökezleyerek içeri girdik.

Ace’in yatağı bırakmasıyla merdivenden aşağıya kayıp basamakların dibine inişini hayretle izledim.

Ace çenemi tutup başımı ona doğru çevirdi. Dudaklarını açlıkla dudaklarıma bastırmadan önce zar zor nefes alabildim.

Birbirimize bakarken havanın çatırdadığını düşündüysem öpüştüğümüzde neredeyse patladığını söyleyebilirim. Arzu –fena halde sıcak ve tehlikeli derecede güçlü– damarlarımda dolaşıyordu.

Ace bir elini saçlarıma dolayıp diğeriyle çenemden kavrayarak beni tam olarak istediği yerde tuttu.

Öpüşmemizi tamamen domine ediyordu; dilini ağzıma sokup beni büyük bir özgüven ve doyumsuzlukla öptü.

Uzun boyluydu, benden en az on beş santim daha uzundu. O eğilirken dudaklarımı dudaklarına kilitlemek için parmak ucunda yükseldim. Tişörtünü sıkıca tutarak ondan destek alıyordum.

Temastan hoşlanmış görünüyordu, vücuduyla bana daha da çok yaslandı.

Rowan’ın merdivenlerin dibinden seslendiğini duyduğumuzda ikimiz de geri çekildik. “Yatağın koridorda ne işi var? Siz ikiniz iyi misiniz?”

Yoğun öpüşmemizden dolayı nefesim kesilmiş ve dudaklarım şişmişti.

Ace seksi bir ifadeyle sırıtarak, “Her şey yolunda,” diye seslendi. “Yatak elimizden kaydı. Birazdan gelip alırız; kusura bakma Ro!”

Bana bakıp alnıma samimi bir öpücük kondurdu. “Her ne kadar keyif almış olsam da, küçük Sub, gidip şu yatağı alsak iyi olur,” dedi alayla.

Merdivenlerden aşağıya inerken onu takip ettim, sonra birlikte yatağı yan yatırdık. Ben üst taraftan çekerken, Ace ağırlığın çoğunu alarak alttan itti.

Öpücüğün etkisiyle biraz sersemlemiştim ve bir basamakta tökezledim. Geriye doğru yürürken bir üst basamağa kıç üstü düştüm.

“Ana! İyi misin?” diye sordu Ace, bir dom’un endişeli ifadesiyle.

Yüzündeki ifadeyi görünce kıkırdadım. O da rahatlayarak benimle birlikte güldü.

Ayağa kalkmaya çalıştım ama hâlâ kıkırdıyordum ve ellerim yatağın üzerinde kaydı. Bunun üzerine yatak Ace’e doğru birkaç basamak kayarak düştü. Ben tekrar geriye doğru düştüm ve aynı anda Ace de ayağını yanlış yere basarak öne doğru düştü.

İkimiz kahkahalara boğulup merdivenlerde yüzükoyun yatarken yatak yanımızdan kayarak alt kata geri döndü.

Rowan sonunda mutfaktan çıkıp gelmişti; ellerini beline koyup anaç bir yüz ifadesi takınarak bize kınayan bir şekilde bakıyordu. “Ne oluyor size böyle? Benden önce alkol kolisini mi yağmaladınız yoksa?”

Ace ciddi bir ifade takınıp bana öyle tutkuyla baktı ki o an nefesim kesildi. “Hayır ama bana arkadaşının ne kadar harika olduğunu söylememiştin,” dedi tatlı bir sesle.

Bunun üzerine Rowan yumuşayarak bizi kendi halimize bıraktı.

Ace kalkmama yardım etmek için elini uzatırken başıyla yatağı gösterdi. “Ne dersin, üçüncüde başarır mıyız sence?”

Biraz daha güldükten sonra yatağı üst kata çıkarıp karyolanın üzerine yerleştirmeyi başardık.

Öpücükten doğrudan bahsetmesek de misafir odasındaki ikinci karyolayı monte ederken Ace bana dokunmanın ya da sürtünmenin çeşitleri yollarını buldu.

***

Saat bire geldiğinde Rowan bizi mutfağa çağırdı. Dale içeri girip gömleğiyle alnını sildi. Rowan’ın neredeyse ağzından salyalar akıyordu. Ben gözlerimi devirirken Ace yüzünü buruşturdu.

Dördümüz birlikte verandada Rowan’ın bizim için hazırladığı sandviçlerin tadını çıkardık.

Yemekten sonra Rowan hepimize biraz Pimm’s ikram edilmesi gerektiğine karar verdi. Anlaşılan alkol kolisini bulmuştu.

“İçmesem daha iyi,” dedim Rowan üçüncüyü doldurmaya çalıştığında. “Evime giden otobüse yetişmeliyim ve doğru otobüse bindiğimden emin olmalıyım.”

Ace bana güldü. “İçmene bak Ana, seni evine bırakırım. Nerede yaşıyorsun?”

Rowan, Ace’in arkasından bana göz kırparak bir kadeh daha doldurdu.

“Gerek yok, yine de teşekkür ederim. Yaklaşık on dakika uzaklıkta, Silver Birch Bulvarı’nda oturuyorum.”

“Israr ediyorum. Ben de Oakwood Estate’e sadece beş dakika uzaklıktayım.”

Kaşlarımı kaldırdım. Orada yaşamak pahalı olsa gerek diye düşündüm. Lüks bir siteydi.

“Peki, teşekkür ederim.”

Üçüncü kadehten sonra içeri girdik. Bu kez, Dale ve Rowan yemek odasındaki mobilyalarla uğraşırken biz de misafir yatak odasındaki gardırobu monte ettik.

Birkaç defa hata yapınca yine histerik kahkahalarla sarsıldık.

Gitgide Ace’e daha da yakınlaştığımı hissettim.

O bir dom, zeki, muhteşem görünümlü ve komik. Bu adam nasıl yalnız olabilir?

Ona sormaya karar verdim. Alkolün suçu. “Ace?”

Gardırop kapaklarından birini sıkarken dikkatini bana yönlendirdi. “Evet?” Başı gardırobun içinde olduğu için sesi boğuk çıkıyordu.

“Nasıl oluyor da bir kız arkadaşın yok?”

Başını gardıroptan çıkararak beni şaşırttı. Kaşlarını çatarak gülümsedi. “Neden sordun?”

Yanaklarım kızardı. “Yani, fark edilmeyecek biri değilsin, komiksin, zekisin, başarılısın... Sanırım kişisel tercihin bu yönde,” derken çizgiyi aşmış olabileceğimi fark ettim.

“Özür dilerim, çok özel bir soru oldu. İstemiyorsan cevap verme.”

Omuz silkti.

“Sorun değil,” diyerek kapı menteşelerine döndü. “İlk kız arkadaşımla dört yıl birlikte oldum. Birlikte BDSM dünyasına adım attık ama üniversiteden mezun olduktan sonra sıradan bir ilişkiye dönmek istedi.”

Gardıroptan çıktı, yüzünde sert bir ifade vardı. Tornavidayı alet kutusuna geri fırlattığında çıkan sert çınlamayla irkildim.

“Hayatımda bir tür BDSM olmadan yaşayamayacağımı fark ettim,” diye itiraf etti, bilinçli bir şekilde ensesini kaşıyarak.

“Sanırım kontrole ihtiyacım var. Bu işlevimi yerine getirmek için buna ihtiyacım var; ben buyum. Her neyse, onunla ayrıldığımızda kulüpte işler biraz çığırından çıktı.”

Yatağa oturdu, ben de yanına gittim. Bana açılmaya karar vermişti. Ona ilgilendiğimi göstermek istiyordum.

“İki yıldır Bella’yla kulübe gidiyordum ve artık yalnız olduğum için diğer sub’lardan yoğun ilgi görüyordum. Kulüp iki yıl önce bu kadar büyük değildi; daha az üye vardı ve yalnız dom’ların sayısı çok azdı.

“İşler karışmaya başladı; sürekli farklı sub’larla takılmak istemiyordum ve kulüp dışında hiçbiriyle bir bağlantım yoktu. Ben bir ilişki erkeğiyim, herkesle takılmayı sevmiyorum, işte bu yüzden geri çekildim.

“Geçen yıl ara sıra gözlemcilik yaptım ama çoğunlukla DM olarak çalışıyorum ve sadece gözlem yapıyorum. Seans yapmayı özlüyorum ama birlikte oynayabileceğim doğru bir oyuncu olmadıkça geri dönmek istemiyorum. Takılıp durmaktan bıktım, gerçek bir ilişki istiyorum.”

Gözlerini gözlerime kilitlediğinde nefesim boğazımda düğümlendi.

“İlgilenmiyorsan söyle ama senden hoşlanıyorum Ana. Seninle seans yapmak istiyorum.”

Siktir.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok